Bağlamsız Yazılar Serisi - XI

Duyguların en pisidir kıskançlık. Öyle pis öyle lanet bir şeydir ki, somut olarak dışa vurumu bile sevimsiz bir görüntü oluşturur. Hak verilmez bir şeydir. Kıskançlık, sinsi olmanın eşiğinden çoktan geçmiş olmaktır. Kişiye, terminatöre yüklenen "Sarah Connor'ı yok et!" tadında bir körlük verir. Haliyle kıskançların yapacağı tahribat akıl almaz boyutlara varabilir. Bu durumun en büyük örneği Plüton'un gezegenlikten çıkarılmasıdır. Pis kıskançlar... Hep sizin yüzünüzden.

Bunu geçtim;

"İnsanlar evler yapıyorlar. Evleri yanlış yerlere yapıyorlar. Çok katlı ve çirkin olması bir yana, olmaması gereken yerlere başka insanları yerleştiriyorlar. Çünkü paraları az ya da yok. İnsanlar birbirinin üzerine çıkmayı çok abartıyorlar. Sonra bir sel oluyor ve tekrar başa dönüyoruz." diyor bir çocuk, babasının gözlerine baka baka... Baba, bir şey diyecek ama duruyor... "Sen yapma sakın!" diyor çocuğa...

Derken aklıma geldi;

İnsanların büyük bir bölümü yalnızlıklarını anlatır. Anlatsınlar, anlatmasınlar demiyorum ama biraz yavaş yapsınlar bu işi... Hayatın bazı bölümlerinde, insan içinde bulunduğu durum itibariyle kendini hardal gibi hissedebilir. Ketçap ve mayonezin yaşadığı inanılmaz birlikteliği, "İkimiz Bir Ekmek Arasında"diye bir filmde de görebilir... Hatta hayat/felek/kader vb. tüm dış mihraklar bu filmin devamının çekilmesinde rol alabilir. (İkimiz Bir Ekmek Arasında-2 gibi...) Olsun! Bu demek değildir ki kimse hardalı sevmeyecek. Yazılan şeyi silmenin kolaylığından bahseder insanlar ama kimse bir kere söylenen sözden dönmenin boktanlığından bahsetmez.

Aklıma geldikçe gerildiğim bir şey;

"Birine kızınca kavga ediyorum. Kavga ederken canım acıdığı için bir başkasıyla kavga etmeden önce, kavga etmemenin yollarını arıyorum. Genelde bir yol oluyor hep kavga etmemek için. Tüm bunlar kafamı karıştırsa da sonunda bir iki sefer aynı hatayı yapıyorum -daha fazla değil-. Savaşın asla böyle bir şey olduğunu düşünmüyorum. İnsanlar ölüyorsa, ne anlamı var ki? Üstelik binlerce yıldır hala aynı şeyi yapıyor insanlar. Ben insan değil miyim?" derse biri, "insan değilsin" diyecek bir çok insan var.

Oysa durduk yere kızıyorum bazen;

İnsanlık edip haber vermiş parçacık bilimi çalışanlar. Proton alıp-satıyoruz, elektron tanıştırıyoruz, bozon festivali yapıyoruz dememişler ki! Hayır bir bok anlıyormuş gibi hala vık vık konuşan insanlar görüyorum. Yani fiziği hayatında, ancak merdivenden düşmek olarak pratik edebilmiş bu insanların twitterda varoluş çabalarını bu kritik fizik yorumlarıyla sürdürmeleri, bir elektron dostu olarak canımı acıtıyor.  Sizi saran manyetik alana birazcık hürmetiniz varsa oturup radyo dinler ve "nasıl yapmışlar lan bu radyoyu?" diye sormaya devam edersiniz. Etmezsiniz tabi! Neyse...

Oysa;

Duraklar arası mesafe azalmıyorsa duruyorsun demektir, dersem eğer gitmek istediğim durağın hareket etmediğini varsaydım demektir. Bir durak hareket ediyorsa nasıl bir durak olabilir ki?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bence...