Ekilmiş tarlalardan geçerken çıplak ayaklarımla, içinde helyum olmayan, hiç uçamamış balonlara tekmeler sallıyorum... Kendimi görüp çukur aynada, odak ile aramdaki mesafeyi soruyorum sahnede duran kuklalara. Durduruyorum saatimi ve tekrar yüz metre koşuyorum, hatta koşarken selam veriyorum kargalar ve korkuluğa...
Yan yana yürüyen fare ve gergedan, durmasalar yolun ortasında zıplamak zorunda kalmayacaktım üstlerinden. Üzülmüyor fare buna, ama gergedan iç geçiriyor neden uçamıyorum diye. Bilmiyor ki, kuşlar gibi hür o battaniyeyle... Biraz sonra geliyor bulutlar ve rüzgar... Geçerken bırakıyormuş oysa haberimiz olmadan. Günün molasını vermiş bir ay çiçeğine soruyorum, burada duran tabela nerede diye... Burada beklemekten sıkıldı, başka bir yere gitti diye cevap veriyor yanımda duran beş artı bir ses sistemine...
Devamı olmayanlardan...
*Kim kim lan?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bence...