Uçan, Kaçan... Aman Aman


Sinema tarihinin en çok kullanılmış, bulunduğu sahneleri hafızalara kazımış, insanların ağzıyla sıkça taklit ettiği ya da etmeye çalıştığı bir efekt vardır. “Işşşh Işşgh”… Böyle yazıldığında pek anlaşılmıyor değil mi? İşte o çakma yumruk efektinden bahsediyorum.
Bu aralar sıkça bu efekti duyuyorum. Birilerinin ağzından çıkan taklit ya da sesin orjinali değil bu duyduğum… Bu aralar çok film izlemiyorum bile. Duyduğum, beynimin ta içerisinde, tanık olduğum bazı olaylar yüzünden uğradığım küçük çaplı şokların eseri…
Bu şokların bir kısmını bu yazıyı yazarken bile yaşamaktayım. Örneğin ne zaman “şok” yazacak olsam önce “çok” yazıp sonra değiştiriyorum.


Neyse beynim çok darbe almış olsa gerek diyorum bu durum için…
İnsan bazı zamanlarda, çok farklı nedenlerden dolayı birinden/birilerinden kaçar. Bu kaçış kendi iç hesaplarıyla yakından ilgili olduğundan, kimse o insana “neden kaçtın lan! ne oluyor?” diyemez, dememelidir de. Fakat bu durum, kaçılacak biri olmadığını düşünen kişiler için o kadar anlamsız olur ki, kaçan kişi suçlanır her zaman. Kimsenin kaçılmayacak kadar iyi olmadığı bir dünyada, neden senden de birileri kaçmasın? Bu ihtimali görmemezlikten gelmek bile bence kaçılabilecek bir insan olmak için yeterli bir neden olabilir…
İşte yumruk efektlerinin hayat bulduğu o nokta burasıdır. Birilerinden kaçtığın gibi, herkesin birbirinden kaçtığı gibi, senden de, benden de kaçanlar var. Kaçılan insan olmak zordur herkes için… Keyifsizdir çünkü kaçılan şey… kötüdür ve kimse kötü olduğunu kabul etmek istemez.
Tüm bunları söylemişken başka bir kelime daha geliveriyor aklıma. Kovalamak… işte bu kovalamak dediğimiz şey “kaçmak” ile fena halde sarmaşık durumdadır. Kaçmak için ortada olduğu gibi, kovalamak dediğimiz şey de, iyi olanın güzel olanın peşinden koşmak değil, kaçılan olmamak için kaçanların, durduğumuz yerin uzağındaki şeylere yakınlaşma çabasıdır. Kaçılan durumda olmayı istememek, uzakta olmayı istememek gibi bir şey… öyle ya da böyle… ters durumların birlikteliği diyelim…
Hani şu vardır ya…
“Kaçan kovalanır…” dediğimiz şeyin öznesi kovalanan değildir. Mevzunun durduğu yer kaçılan şey olmamaktır. İnsan bu kadar yavşak, o kadar bencildir. Bunun için gereksiz felsefelerin insanı olmak ya da uçanı, kaçanı, kovalayanı suçlamak yersizdir…
Yerinde olan tek şey bir yerin olduğunu kabul etmektir. Birilerinin kaçtığı birilerinin kaçılan olmamak için kovaladığı yer…
Bu çok böyledir… Aynen öyle olduğu gibidir… Belki de değildir…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bence...