Matematiği çok severim… O kadar çok severim ki anlatamam. Aslında anlatırım… Hayat boyunca karşılaşılan tüm problemler matematik sayesinde çözülebilir… Ben öyle yaparım. Uygun denklemi kurar, eşitliğin sağına soluna bakar, baktım ki değişkeni çok hemen derinleşir ve diferansiyel denklemlere geçerim… Kimi zaman hayatın karmaşık sorunları ve türlü türlü problemlerine karşı 3. dereceden integrali kafadan çözdüğüm bile olmuştur…
Neyse efenim, geçenlerde kederi paçalarından akan, arabeskin içine dalmış bir arkadaşımla konuşurken… “Dur lan! Şimdi ben bunu formüle edeyim. Sonra çözer kurtuluruz…” dedim. Demez olaydım… Hay ağzıma sıçayım…
Şimdi X bir gün Y’den hoşlanır. Artık X için önceki problemlerde yer alan değerler, (a, b, c, gibi…) 21 tane sıfırdan oluşan bir ondalıklı sayının sonunda bulunan biçare 9 gibidir. X bir kere yapmıştır bunu ama hala bir değer taşımakta olan a, b ve c bu formülasyon içerisinde kendilerine yer bulacaklardır. Çünkü bu değişkenler, payı bir tam sayı olan herhangi bir kesirde payda olabilirler. “İşte bu yüzden değerler küçümsenmemeli ve birbirleri ile kıyaslanmamalıdır.. Hele ki bir şeyi silmek için “0″ (sıfır) gibi bir değer vermek yapılabilecek en büyük yanlıştır… Çünkü sıfır, çarpmanın yutan elemanı, toplamanın etkisiz elemanı, olasılık hesaplarının görülmek istenmeyen sayısıdır. Soyut cebirde bambaşka bir yerdedir ama olsun…” Matematik böyle der… Sen dinlemezsin başka bir şey… Ama sen matematikten daha iyi bir şey olsaydın, seni anlatırdık değil mi?
Devam edelim bakalım bu X ne yapacak. Bu X tabii ki, Y’ye dair bir takım olasılık hesaplarına girecektir. Bu olasılık hesapları bir miktar karmaşık hale gelebilir tabii… X bu olasılık hesabı ile bir gerçeğin rastgelebilirliğini niceliksel olarak ifade etmeye çalışacaktır. X’in yapabileceği en büyük hata bir şeyin olabilme olasılığını, “ya olur ya da olmaz… o halde % 50′dir.” gibi bir kurguya oturtmak. Tabii ki olasılık hesabı böyle bir şey değildir. Matematik bunu söylüyor işte… Gidip beyaz atlı prensler ya da kendine mahsus kulesi olan prenseslerle tanışmak istiyorsanız “olasılık” ve “permütasyon” konularına hakim olmanız gerekiyor… Yoksa “aman diyelim!” Şrenk olursunuz. ( Şrenk ne lan? Ne bileyim ya devam et işte…)
X tüm bunları hesaplarken aynı zamanda çok basit bir konu olan “kümeler” mevzusuna girmelidir… Hoşlandıysa bir kere olmazsa olmazdır kümeler… Kesişim kümesini bulmak ve bu kümenin elemanlarını iyi tanımak gerekir. Bu noktada iki ayrık küme ile karşılaşabilirsiniz. Sakın panik yapmayın çünkü “kümeler” dediğimiz konu bu kadar basit değil. Matematik der ki, bir kümenin “değil”i o kümenin dışarısında kalanlardır. İki ayrık küme aynı evrende ise “değil”leri kesişebilir. İşte size bir kesişim kümesi. Evet, matematik böyle bir şey vardır diyor. İşte X bu noktada Y’yi tanımalı ve tanımlamalı. Çok basit lan! hep ilk ünitedir kümeler…
…
Tam bu noktaya gelmiştim ki, arkadaşım tarafından tartaklandım… Neden öyle oldu anlamadım. Ne güzel kuruyordum ben formülü…
Bitti demediniz mi lan?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bence...