Hayatımın bir kısmı kendimize oyunlar bulmakla geçti. Bu konuda elverişli bir ortamda büyüdüğümü söyleyebilirim. Ağaç yaşken eğilir efekti diyemem ama zaman içinde, kendimiz için yaptığımız bu oyunlar bizi biraz eğmiş olsa gerek... Bu oyunlara beraber kafa patlattığım arkadaşımın yüzünü pek hatırlıyorum, şu an için sadece telefonla görüşebilirim... -ama ben görüşmeyecektim, kurgu böyleydi-
Bu çocukluk hareketleri, büyüdükçe orantısız bir şekilde evrildi. Artık yapılan, yapılmış, yapılabilecek ve kendi kurguladığım tüm oyunların oyuncusu olarak kabul ediyordum kendimi... hala öyle bir iddia var bir kenarda ama şu sıralar biraz kurgusal hatalar yapmaktayım...
Kimilerinin sosyal deney dediği, benim henüz bir isim bulamadığım, "küçük kurgular diyelim" o küçük kurgular, kimi zaman çok keyifli, kimi zaman çok anlamsız olabiliyordu. Tabii her zaman adil olması gerekiyor. Çünkü bu küçük kurgular, büyük şeylere neden olabiliyor... Genelde dinlenmekten keyif duyulan ama her hikayesinden şüphe edilen insan olarak görülmek, kendini anlatma ihtiyacı doğuruyor beyin denen kıvrımsalda...
Hayatım boyunca neden bunları yaptığımı kimseye anlatamadım. Gidip bir nedenden dolayı biriyle altı ay geçirmeme, acil servislere nedensiz bu kadar uğramama, bankadan bankaya hiç bir işlem yapmadan dolaşmama, bir gün otobüse binip gitmeme "anlam verebilenler", "veremeyenler"... "farkında olmayanlar"... gibi bir takım değerler var burada işte...
Bu yüzden bu hareketleri nedensiz yapmaya ama sonunda insanlara neden bunları yaptığımı anlatmaya karar verdim. Bu hayatımın en büyük "küçük kurgusu" olacaktı. Hala olabilir.. Hala hepimizin hayatının en büyük "küçük kurgusu" bu olabilir. Büyük patlama... Büyük Hadron Çarpıştırıcısı...
İnsanlara tüm bunları öldükten sonra anlatmaya karar verdim. Benim için önemli bazı insanlardan küçük isteklerim oldu. Bir nevi vasiyet olan bu istekler, insanları üzmemiştir diye düşünüyorum. Çünkü bu istekler çok anlamlı parçalar değil... Ama tek başlarına öyle değil gibiler...
Mesela okuduğun blog, bu kurgunun çok uzun zamandır bir parçası. Okuduklarından emin olduğum -tüm yazıları değil sanırım-, okumasalar bile arada girip burada bir tür yazıya bakan iki kişi var. -Selamlar! Bu değil o mesaj- Uygun zaman geldiğinde bu bloga benden başka ulaşabilecek bir insan daha var, ki o kişinin elinde de benim buraya yazmasını istediğim bir kaç şey var... O iki kişinin beklediği bu mesajlardan sonra, aramaları gereken ve okumaları gereken başka bir şeyler var... var var işte..
Şimdi burası çakma "sonu şaşırtan" filmler gibi olmuş... Evet kabul ediyorum, zaten öyle olmasın, daha bir komediye çalsın diye oldukça eğlenceli planlıyordum kurguyu... Derken ilahi komedya...
Neyse konumuz hiç bu değil... Hazırladığım mesajlar, yazılar, kutular ve kurmaya çalıştığım ikili ilişkiler o kadar karmaşık ki ben ölürsem ne bok yersiniz inanın hiç bir fikrim yok... Zaten daha öncesinde kurgunun bazı noktalarında mesaj kaymaları ve kopukluklar gözüme çarpmıştı... Fakat bundan emin olduğum an, hemen dolabın arkasında, bana ait olan yan daireye açılan gizli kapıya koştum. Üzerinde çalıştığım bu kocaman kurgunun, binlerce sayfa kağıt, ip, raptiye, işaretlemek için renkli şeyler ve fotoğraflarla dolu olduğunu düşünün. Burası size "katli hep yanlış arayan polis"li filmleri andırmış olabilir. Olsun... Aynen öyle..
Çalışmalarımı tekrar gözden geçirdiğimde çok önemli bir kaç hata yaptığımı fark ettim. Bıraktığım mesajların bazıları periyodik olarak kendini sonsuza kadar tekrar edecekler. Orada param param paradokslar oluşturmuşum, haberim yok! (Böyle film var mı lan? Yoksa çekebilirsin... zengin olabilirsin..)
Sende biliyorsun ki... bir insan, dünyanın her hangi bir yerinde bulunan başka bir insana dört tanıdık ile ulaşabiliyormuş. Ben böyle ete göte gelmeyen teorileri severim ama... bu ne! İşte bu durum, benim kurgumu iyice içinden çıkılmaz bir hale getirdi. Kurgunun içine, ölmeden önce kendim için bir şeyler karıştırmışım... madem dört insan kadar yakınım neden olmasın filan... İhtiras işte ne yapalım...
Şimdilik kurgunun hatalarını temizliyorum. Ölmeden tekrar işler hale getirebilirsem olur, olmazsa ben öldükten sonra insanlar gerçekten anlamsız bir takım hareketler yapar... sanırım bu anlamsızlıkları benim için yaparlar... Ben çok eğlenirim öyle bir durumda, o anlamsızlıkları yapanlar da eğlenirse kurgunun doğası ortaya çıkmış olur. Ama bunu şansa bırakmayacağım...
Hey okuyan! Bu mesaj o mesaj değil... Sakın arama! Sonra kurguyu, yanlış bir yerden tetiklersin... çok acayip sıçarım... hepimiz öyle..
33651*1 579148 6118694 171 236*6 3343*6 63 8* 5767691 75412*694276
57 599551 61114 99718 82534 7*2*6
heh..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bence...