O Blog

Günün öyle bir saatinde kalktım ki, artık bugünden bir bok olmaz dedim kendi kendime... O pasaklı, ayak sürüyen bir yürüyüş vardır ya işte öyle yürüdüm evin içinde...öyle bir yürüyüş olmayabilir de, betimlediğim şeyi gözümün önüne getiremedim... Aylak aylak evde dolanmanın bir tek ödülü var, mutfak civarında sıcak suya erişmek için bir iki el kol hareketi yapmak... Sonra oraya buraya bir iki sorti daha atılır ve kahve yapmak için tekrar mutfağa uğranır. Bu ev içi transandantal seyahatlerimi neden paylaşıyorum hiç bir fikrim yok...

Neden bunları anlattım? Ben zaten bunu anlatacaktım... Bilgisayar başına geçiyor insan eline kahve tutuşturulunca. Sonra o blog senin bu blog benim geziniyorum sağda solda... Bazı bloglar çok bok. Bakmam ile çıkmam bir oluyor... Hadi iki satır okuyayım diyorum, olmuyor... Burun kıvırıyorum resmen. Kimisi moda yazmış, kimisi resimli anlatımlarla program kurmuş, yemek tarifi verenler ve duygusal aforizmalar için dilini sertleştirmiş ablalar ve abiler... Lan! Bunları okumuyorsan, geriye ne kalıyor okuyacak?



Yukarıda bahsettiğim şeyler aslında benim yargılarım. Bugüne kadar böyle düşündüğüm için kendimi evde duvarlara ve kapılara çarptım. Tamam, ben ilgilenmiyor olabilirim yemek tarifleri ile... ya da resimli anlatımlarla... Ama bu durum beni bir yerde yanılgıya düşürüyor...

Bu blog seyahatleri sırasında yine bir tık kadar yakınımda olan ama bugüne kadar hiç görmediğim bir bloga rastladım. Profil fotoğrafından, ana sayfada görünen yazısının başlığına kadar hemen çıkılması gereken bir yer havası veriyordu. Burada durma, kaybetme o değerli zamanını ve bir başka bloga doğru yola çık... Neden bilinmez, parmağım mouseun üzerindeki dönen zımbırtıdan aşağı kaydı ve blogun sayfası şöyle bir gözümün önünden geçti...

Sonra şaşırdım... o kadar şaşırdım ki, kahveyi içtiğim fincana çarptım ve kahveyi yere döktüm... Gözümü bir an ekrandan ayırmadım bile. O kadar konsantre ve aynı anda -evet! eş zamanlı- o kadar büyük bir iç hesaplaşma yaşıyorum ki anlatamam sizlere... Bir daha bir blog hakkında ileri geri konuşmak mı? Aman! Kafama odunla vurabilirsiniz...

"Ne gördün lan?" orada diyeceksiniz değil mi? Sana ne lan diyerek geçiştireceğim. Gördüğüm şey benimdir... Kendisini bundan böyle takibe alıyorum. Hemen öyle bağlantılara atlama, henüz buradan bir bağlantı vermiş değilim... Beynini okuyorum değil mi? Hayır mı?

Tamam hadi yazı bitti... hadi.. evinizin önünde oynayın...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bence...