Bugün, teorisyen kişiliğim bir sınıflandırmayı daha kabullenmedi. Hemen burada bir yanlışlık olduğunu savunan "ben", yeni bir sınıflandırma ile durumu "benim" için daha anlaşılabilir hale getirmeye çalıştı. Gereksiz sorgulamanın, başı boş gözlemle birleştiği nokta hem eğlencelidir hem de bilime hizmet eder... Bu aralar neden böyle kabullerde bulunmaktayım, hiç bir fikrim yok... Sanırım sağda solda gördüğüm çok bilmiş insanlar yüzünden olsa gerek...
Hayatın soruları bitmez. Her tarafı soru dolu... Bu nedenle soruları sınıflandırmak gibi bir yola başvurmuşuz. Olmamış demiyorum ama bir yerde tıkırtı var sanki... Evet-Hayır soruları olarak bildiğimiz, cevabının "evet" ya da "hayır" olduğu sorular bana dün gece daha ilginç gelmeye başladı. Özellikle bu tarz soruların, hayatı bok ettiğine dair bambaşka teorimi daha sonra ele alacağım... -ya da almayacağım-
Bazı sorularımızın cevabı "evet" oluyor... Bu kafada olumlu bir şey gibi görünüyor değil mi? "Bacağını mı kırdın?", "evet"... hayır bu olmadı. "Yemek yer misin?", "evet" bak bu da olmadı... Bu durum "hayır" sorularında da karşımıza çıkıyor. Yalnız burada cevabı, "hayır" olması gerekirken "evet" dediğimiz ya da tam tersi durumlar başımıza bela olabiliyor. Bu teori tam bu noktada yalan söylemeyi kötüler... -Yalan söylemek kötüdür.-
Evet bir bok söylemiyormuş demek ki teorim... Hayır! Burası için söylememeli zaten...
Bazı "evet-hayır" soruları zaman içerisinde dönüşür. Bir zamanlar "evet" olanlar artık "hayır" olmuşlardır. O zamanlar "hayır" olanlarsa "evet" olmuştur. Bu durumda "evet-hayır" sorularını tekrar tekrar sormak gerekebilir insanlara... Ama ne kadar sorarsan sor, karşındaki insanı "evet" ya da "hayır" demeye yönlendirdiğin her soru, aslında cevabından emin olamayacağın bir sorudur...
Çünkü bu hayatta cevabı hem "evet" hem de "hayır" olan sorular vardır. Örnek! Geçtiğimiz günlerde, yağmur yemiş ve sıçana dönmüş bir vaziyette, açık havada arkadaşıyla konuşan gerizekalı insanın beyni ve sırtı tutulur. Ardından gelen gece, bir sportif olaya girer ve gayet koşar, atlar ve zıplar. Sonra yanında bulunan insana, "Sırtımın ağrısı, sızısı geçmiş... ama ya yarın daha beter olursa?" işte bu sorunun cevabı hem "evet" hem de "hayır"dır. "evet", o gece için ağrısı geçmiştir, "hayır" bir sonraki gün inim inim inleyeceksin be adam!
Bu boktan örnek ile açıklayamayacağım hem "evet" hem de "hayır" soruları, bu sınıflandırma içerisinde yerini bulamamıştır. Hemen kendimce dahil ettim ve kullanmaya başladım yeni sınıflandırmamı... Şimdi, benim için hem "evet" hem de "hayır" olan durumları inceliyorum. Çok fazlalar... Zamanında "evet" ya da "hayır" olan, öyle olduğunu düşündüğüm şeyler şimdi böyle... Ne fark ediyor? -Öyle deme! çok fark ediyor.-
Artık benim için çat çat "evet"ler ya da pat pat "hayır"lar bitmiştir. Yavşak bir mod olan hem "evet" hem de "hayır" olayı başlamıştır. Daha umutlu ve daha mutlu bir hayat için yeniden ve yeni bir yaklaşım geliştirmekteyim... Peki neden bu ihtiyaç? -öeeh! bokunu çıkartma!-
Artık neye "evet" ya da neye "hayır" demeyeceğimi biliyorum. Ben hepsine hem "evet" hem de "hayır" diyeceğim. Böyle sorular var hayatta! İnanmıyorsan dön bak, "evet"ler bok olmuş gitmiş, "hayır"lar bok olmuş gitmiş... ne "evet" ne "hayır"lar hala durmuyor mu? öyle bir şey işte...
Sadece cevaplar değil, sorularda öyle değil mi? "evet" ya da "hayır" demek zorunda bırakmadık mı insanları? Ayıp değil mi lan? Oysa ki, ne "evet" ne "hayır" daha kaygısız bir yaşamdır... Kabul, biraz muallaktır ama güzeldir...
*Ben Türkçe konuşamıyorum ve yazamıyorum... Bununla birlikte dil bilgisine hiç hakim değilim... Çok kötü bir şey be bu!
bu evet hayır sorularının tümü için geçerli değil mi?
YanıtlaSil