Kahvemi almış yudum yudum içiyorum, yanında olmazsa olmazıyla birlikte. Midemin çoktan delinmiş olabileceğini düşünmemiştim hiç. Dengesiz sportif işlere bulaşıyorum, ne kadar keyifli oluyor zaman zaman. Vücudumun artık benimle birlikte olmak istemediği gerçeğini görmezden gelmişim. Uzun uzun yürümek güzel bir şeydir, sadece etrafına bakınıp, düşünerek. Artık bir yerlerde kapalı kalıp, beklemek zorunda olduğum hiç geçmemişti aklımdan, o uzun yürüyüşlerde.
Oyunlar oynuyorum, sosyalleşmekten kaçmak istediğim zaman ve hep yeniyorum! Hey. Artık halsiz olmamın nedenini çok bilgisayar başında oturmama bağlayamayacağım, sebebi varmış meğer. İnsanlarla zaman geçirmek istediğinde, her zaman her yerdeler. Artık çok fazla insanla birlikte olamayacağım düşüncesi sarmıyor hiç bir yerimi, anlamıyorum çünkü.
Güneşli havaları sevmeyen insanın güneşe özlemi başka olur hep, öyle sevimsiz bir ilişkisi olmasına rağmen onsuz yapamaz. Güneşe temas etmemek gerektiğini anladığın an daha sevimsiz ve daha onsuz oluyor işler. İstediğin şeyi, istediğin zaman yemek ve bunu birinin zorlaması olmadan yapmak mutlu ediyor insanı, o kadar işte, ne yediğinden bağımsız. Bazı şeyleri zamanında, belli miktarlarda alman gerektiğini öğrendiğinde, kollara takılmış kelepçeleri hissediyorsun.
Her zaman bir dert vardır aile içerisinde, uğraşır durursun, hep "ne olacak böyle" diyerek, geleceği düşünerek. Ailene "artık bensiz halledeceksiniz bu işleri" demek ne kadar zor olabilir ki? Nasıl diyemezsin? Korkuların olması, arada bir yüzleşmek ne kadar heyecanlı oluyor. Pek bir şeyden korkmamak hissiz kılıyormuş insanı, boş bırakıyormuş. Hayatının uzunluğunu düşünmeden, bir şeyi beklemek ne kadar umutla dolduruyor insanı. Beklemek ne kadar zor oluyor, ne kadar bekleyebileceğini bildiğinde.
Küçük, parlak mavi bir gezegende yaşamak ve yaşarken bu kadar büyük şeylere tanık olmak şanslı hissettiriyor. Soluk siyah bir rengin içinde, küçücük bir yere sıkışıp kalmışken oradan da uzaklaşmak zorunda olmak ne kadar boktan. Yeni müzikler, sesler bazen duygularıyla oynar ya insanın, gaz gibi, uçmak gibi... Müzik dinlemekten keyif almayan biri zaten kabullenir ayrılığı.
Yeni bir şey denemek gibi keyif vereni yok, olmadı. Farklı bir şey yapmamanın, yapamıyor olmanın sıkıntısını yaşamadan, yaşamak ironik oluyor işte.
Yaşamak böyle bir şey mi? Ölmek böyle bir şey mi?
Kim yazıyor, kim söylüyor nasıl yaşanıp, nasıl ölüneceğini? Boktur neyin işte! Yanlışlanabilir bir şey bu!
Kendime Not: Bir ara üçlü denesene bunu! İlginç olacak...
Pek beğendim bu yazıyı :) Bundan böyle takipteyim.
YanıtlaSil