Magirus gibi gelip, geçsin...
Gecenin bir vakti yoldan geçen araçların seslerini duyuyorum. Hayatımın bir yol ve o yoldan geçenlerle benzerlik göstermesini istemezdim ama uzun zamandır ev hapsinde kalınca insan, kendini kaldığı yere ait hissedebilmek için daha çok çaba harcıyor.
Kimi zaman sessizlik, aniden bozulup yerini asfalt üzerinde kayan tekerleklerin ve yeni nesil dizel bir motorun sesine bırakıyor. Belli ki geçen araç, yolun boş olmasından faydalanıp hızlıca uzaklaşıyor. Ses geldiği gibi yavaşça yok olup gidiyor. Gecenin rengini değiştiren böyle hoş bir rahatsızlık, kabul edilebilir oluyor birden...
Her aracın bir sesi, geceyi bölen bir söylemi oluyor.
Bazı sesler çok kuvvetli. İnsanı rahatsız etmekle bırakmıyor, yerinden hoplatıyor. "Bu 150 beygirin üzerinde bir şey!" diye tahmin yürütmek zorunda kalıyorsun, kapıldığın paniği gizlemek için. Yersiz oluyor tabi... Neyse ki hızlıca geçiyor bu gibi sesler. Bir anda başına açtığın belanın, hızlıca hayatından çıkıp gitmesi ya da çözülmesi gibi. Hayatımın anlık krizlerini hatırlatıyorlar. Öylesine ansızın, garip...
Bazı araçlar için "Neye yarar bu varlığın?" diyorsun ama onlar da yol alıyor. -Her ne kadar yavaş ve meşakkatli olsa da-
Çok uzaktan bir vızıltıyla geliyor geceye. Yaklaştıkça vızıltı artıyor. Öylesine yavaş geliyor ki bu gelen, sanki asıl amacı ilerlemek değil de ses çıkartmak. Yavaşça giriyor kafanın içine. Duymazdan gelmek imkansız, yavaş yavaş arttırıyor sesini. Sonra anlıyorsun ki çok yakınında! Her şey duruyor. Sonra aynı yavaşlıkta uzaklaşmaya başlıyor. Gelişi gibi, gidişi de bir başka ömre bedel hesap bırakıyor masaya. Sırtta kambur, çaresiz -ince- hastalık gibi... Mobilet!
Tüm bu gelip geçenler arasında bir tanesi var ki, tüm diğerlerini anlamlı kılarcasına, mağrur, "Siz yokken, ben vardım!" edasında ilerliyor. Böyle bir şey kendisi, biraz bak!
Duyulmayacak bir sesi yok! Kendisi itinayla "Ben buradayım!" diyor. Alıştığım için mi bilmem, "İşte geçiyor!" diyorum. Kendine has bir sesi var. Ne kadar hızlı olduğunu tahmin edersiniz. Ne çok yavaş ne de çok hızlı. -Öyle bir hız işte- Sanki tam olarak gidilmesi gereken gibi gidiyor. Gecenin içinde, bir selam verip, hal hatır sorup kayboluyor. "Olur bu!" diyorum. Gerektiği kadar dikkat çekiyor, gerektiği kadar meşgul ediyor. Zaten gerekli bir iş yapıyor... -Alıştığım için mi?-
Magirus Deutz! Kararında bir rahatsızlığın vücuda gelmiş hali olduğun için istenmeyen ama baş edilebilir tüm sıkıntıların bir sembolü olarak seni selamlıyorum. Hayatımda "Olmaz lan!" dediğim, ama sonrasında "Olacağı varmış" diyerek sineye çektiğim, bir süre sonra yok olup gidecek tüm dertlerimin, senin gibi kararında ve kararlı bir şekilde geçip gitmesini istiyorum.
İşte bu yüzden, "Magirus gibi gelip, geçsin..." diyorum.
Unutmadan; mavi olanların bizim evin önünden geçiyor!
O halde Magirus gibi gelip, geçsin...
YanıtlaSiltadında olmuş gerçekten
YanıtlaSilyaşa magirus!!! =))
YanıtlaSil