Konuyu dallandırıp, budaklandırmaya gayet meyilli kafam nedense havadan konuş diyor. Hava dediğinde biri, şu günlerde anlatabileceğim pek bir şeyim olmadığını görüyorum. Sıcak... Garip bir vantilatör gözlemi bana, vantilatörün önüne geçip, ellerini havaya kaldırarak serinlemenin yeterince efektif olmadığını söylüyor. Bir takım aerodinamik öğretilerden hareketle, vantilatörü bulunduğu yerde bir hava sirkülasyonu yaratacak şekilde nasıl konumlandıracağımı artık biliyorum. Dünyayı serinletecek klima fikri hoş değil, bu daha iyi... Artık vantilatörün önünde dikilip serinlediğim günlere geri dönmem sanırım.
Geri dönmek demiştim değil mi! Geri dönmekle ilgili bir şeyler söylemek istiyordum. Hala söyleyeceğim ama aklıma yıllar önce oynadığım bir oyun geldi. Yenisi çıktı şu sıralar. Oyunun adı aynı gibi, sadece sonuna "2" eklemişler. ".............. 2" boşluğa ilk oyunun adını girin gibi. Şimdi ilk oyunu oynayanlar, "bir bakalım" diyerek ikincisini alırlar ya... "İlk oyun gibi değil" dedi bir arkadaşım. Tabii lan öyle olmayacak dedim. Öyle olsa "ilk oyun" derlerdi. Neyse bu ikinci oyun çok iyi. Kendimi bazen ilk oyunu oynadığım zamanlara geri dönmüş gibi hissediyorum. Ama öyle bir arayüz, böyle bir "ladder" sistemi daha önce yoktu. Her şey çok keyifli... Tam olarak geri dönmemiştim ama geri döndüğümü hissetmiştim.
Sonra bugün uzun zamandır çizgi atmadığım resme, bir kaç çizgi attım. "Şimdi bu ne lan böyle!" diyenler için açıklamam gerekiyor. Bir tane resim yapıyorum, arada bir sadece üç beş çizgi çiziyorum. Uzun zamandır devam ediyor. Kafamdaki son haline gelmesine -bu hızla gidersem- bir kaç ay olabilir. Resmi böyle yapmamın nedeni, hep oturduğum yerin arka tarafında olması. Çizmem için geri dönmem gerekiyor. Her geri dönüşümde bir kaç çizgi çiziyorum kağıda. Geri dönüp bir şeyler yapmak gerekiyor bazen...
Geçen gün evden çıkarken telefonumu evde unuttum. Telefonumu evde unuttuğumu hatırladığımda çok uzakta olduğum için, "geri dönmeyeyim lan şimdi, boşver arayan bulur" dedim kendi kendime. Geri dönmedim telefonu almak için... Akşam eve geldiğimde hiç çalmamış olduğunu gördüğümde, "iyi ki, geri dönmek gibi bir bok yememişim." dedim ve bazen geri dönmek gerekmeyebilir diye düşündüm.
Aradan iki gün geçmemişti, yine evden çıkarken yanıma almam gereken bir dosyayı evde unuttum. Bu sefer erken hatırladım ve hemen koşa koşa geri döndüm. Sonra tam kapıdan çıkarken, "lan o kadar koştum bu t-shirtü değiştirsem fena olmaz" diyerek tekrar geri dönüp değiştirdim t-shirtü.. Bu "t-shirtü" ne saçma bir şey lan? Çok anlamsız, çirkin göründü gözüme... Neyse dursun, bir ara belki geri dönerim düzeltmek için.
Ne diyecektim ben? Heh! Geri dönmek ve geri dönmenin inanılmaz derinliğiyle ilgili bir şey diyecektim. ama önce geçen gece pencereden tanık olduğum olayı anlatmalıyım. Evin önünden geçen caddede, gecenin geç bir saati yürüyen arkadaşa birden köpekler havlamaya başladı. Sayıları geri döndürecek kadar çoktu aslında. Ama arkadaş geri dönmedi. Yavaş yavaş yürümeye devam etti ve gidip havlayan köpeklerden birini sevdi. Geri dönmeden devam etti yoluna... Bizim mahallenin köpekleri biraz artistler, gelene gidene havlıyorlar ama bir kere tuttularsa seni! İyisin, her zaman geçiş iznin var...
Neyse, geri dönmek öyle bir şey ki... Arka arkaya eklediğinde, istediğin yere gidebiliyorsun.... diyecektim.
Bunu diyecektim!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bence...