Kısmen akıl oyunu dediğim, işte aklımız yettiğince çevirdiğimiz alavere ve dalavere durumlarıdır. Olsun... Yine de bir girişimdir, bir çabadır, bir sesleniştir. Beğeneni olur ya da olmaz. Sezar'ın hakkı, salata da olsa verilmelidir. Verelim...
Tüm bu gelişmeler, yaşananlar her an twitterdan takip edilebilir bir hale geldi. Şikayetçi değilim. Keyifle izliyorum ama bir yerde küçük bir itirazım olacak bu duruma. En yaratıcı komikli ileti benim olsun derken ne hale düşüyoruz. Düşmeyelim demiyorum, düşelim... Düşelim ama arada bir düşenlerden feyz alarak, bir duralım... Önce sağa, sonra sola ve son olarak yere çevirelim yüzümüzü... Değil mi?
Sadece böyle iletilere mi lafım? Değil... Arada bir, bizzat ellerimle yazdığım gibi sadece yazana ve yazanın dışında bir kişiye anlamlı gelen iletiler var ya... Ya yapmayalım, etmeyelim! Kendime sesleniyorum ama gelinim, görümcem, eltilerim siz de bana katılın hep beraber anlayalım. Böyle bir durum için direk mesaj göndermenin bir yolunu bulalım. Eş zamanlı, çok yönlü bilgi paylaşımına izin veren nimeti -sosyal medyayı- bunun için telef etmeyelim. Hoş, edene bir bok diyen mi var? Yok.. Böyle devam edebiliriz tabii...
Daha önce defalarca belirttiğim gibi brokoliyi sevmediğimi, tekrar ve tekrar söylemek istiyorum. Alışamadım, yapamadım... Kokusuna, şekline ve besin değerine bir türlü ısınamadım. Ne yapayım yani, kendimi duvarlara mı çarpayım? Yok, ben yemem ve biter bu ilişki... Karnıbahar gibi bir şey işte! Aynılar benim için...
O değil de, şu sıralar bazı şarkılar duyuyorum. Evet duyuyorum, dinlemiyorum... Bu önemli noktanın altını çizmek istiyorum. Bu şarkıların sözlerini yazan insanlarla tanışmak istiyorum. Nasıl ve ne durumda bu sözleri yazdıklarını görmek ve kendileriyle konuşmak istiyorum. Çünkü ne anlatmak istediklerini anlamıyorum. Şehirler arası ilişkilerden bahsediyorlar sanırım ama son kısımlarda bir yalan olma durumu da var hani... Anlamıyorum gerçekten...
Şimdi! Dizidir, filmdir tamam biliyoruz orada olanlar gerçek değil ama... Yahu biraz dikkat eder insan. Bir karakter yarım saatte, olmayacak yerlerde görülüyorsa bir kaç soru sorarım ben. Sorumlarım şunlar... Sen hangi toplu taşıma aracını kullanıyorsun? Hadi toplu taşıma kullanmıyorsun, şahsi aracınla bu yolu yapıyorsun diyelim... O nasıl araç lan? Hayır, aracı geçtim o nasıl yol be? Biz mi bilmiyoruz o yolu? Yok ışınlandım diyorsan, bir ara belirt bunu.. Yoksa beni benden alıp, sonra "lan dizi bu, film bu" dememi mi bekliyorsun. Demem.. Olmaz...
Son olarak doğanın bize bir armağanı olan çay ve şeker pancarından bahsetmek istiyorum. Hayır! Şu anda bu konu hakkında yazmaktan vazgeçtim... Ama bu iki bitkinin ilişkisi bir acayip. Çok acayip...
*Bakın bakın ne yazdım...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bence...