Gel Yanağımdan Öp Beni

"Bir çocuk yanan bir sobaya eller ve eli yanar. Artık öğrenmiştir yanan bir sobaya dokunmaması gerektiğini. İlla dokunacaksa da bir araç kullanmalıdır. Bu kısmı da bir şekilde öğrenmelidir. Gidip metal bir araç bulabilir. Bulduğu bu aracı kullanırken yine fark edecektir ki bir süre sonra eli yanacaktır. Bu şekilde doğru aracı kullanmayı da öğrenecektir." diye bir hikaye vardır. Biliyorsunuzdur diye çok uzun anlatmadım. Belki de böyle bir hikaye yoktur, bilmiyorum.

Hayatındaki bir takım olayları bu şekilde yorumlayıp, "yaşayarak öğrendim lan ben bunu", "biz hayat okulundan mezun olduk be, sen ne diyorsun" gibi cümleler kuranları görmüşüzdür. Ben görmedim ama belki görmüş olanlarınız vardır. Ne bileyim belki böyle şeyler yoktur. Kafam çok karıştı...

Bu "hayat okulu"na gidip öğrenmeyi gerçekleştirmiş insan evladı, aslında deneyimsel öğrenme döngüsünden nasiplenmiştir -de- haberi var ya da yok bilmiyorum... Genelde ilginç bulurum bu tip durumları. Artık deneyimsel öğrenme ne şiddetle hayata geçmişse... O ana kadar gerçekleşebilecek tüm öğrenmeleri bir anda yaşatmış. Haliyle kişi bu durumun bir ders olduğunu anlamış ve hayatın kendisine okul anlamı yüklemiştir. Oysa ne kadar kolay olur, insanlar böyle bir öğrenme döngüsünün varlığından haberdar olsalar ve hayattan daha çok öğrenme çıkarsalar...

Yukarıda bulunan paragrafın "hayat bayram olsa" tadında yazılmış olduğunu hissediyor olabilirsiniz. Ama hayat ve deneyimsel öğrenme, işletmesi zor bir süreçtir. Hemen "ööeh ne var ki bunda lan!" demeyin. Dedirtmem zaten... Orada dur! Tamam git! Hadi git buradan...

Neyse gidenlerin ardından kalan arkadaşlarla mevzuya geri dönüyoruz. Artık biz bize daha sohbet havasında olacaktır olayımız. -böyle bir şey var hayatımızda lan! Gidenleri baştan beri sevmiyormuşuz, onlar varken sohbet havasına giremiyormuşuz.-

Deneyimsel öğrenme nasıl bir şeydir diye oturup okudum biraz. Bilgilerimi paylaşıp, çoğaltmak istiyorum ama siz bana inanmayın! Gidip kendiniz bulup, okuyun güzel güzel... Kolb ismini görürseniz doğru yerlerde dolanıyorsunuz demektir. -Gidip google'dan bakacaksınız ya onun için diyorum-

Her şey bir deneyimle başlar. -Google'da bir şeyi aramak bir deneyim olabilir mesela- Hayatımızı deneyimlerimizle şekillendiririz çoğu kez. Hatta bazen ağız büküp "o senin deneyimin bi kere" filan deriz. Ama bundan bahsetmeyeceğim...

Deneyimsel öğrenme döngüsü dediğimiz şeyin kendisi de deneyim basamağında başlar. Şart mıdır? Yok efenim değildir. Ben böyle daha kolay anlatabildiğim için bu şekil söylüyorum. -şekil-

Deneyim basamağı adından da anlaşılacağı gibi -kim demiş adından da anlaşılabilir diye!- deneyimin yaşandığı basamaktır. (Cümle bir şey anlatacakmış gibi duruyor ama nafile) Bu eylem kimyasal bir deney olabileceği gibi, gayet kaleye uzaktan şut atmak da olabilir. Belki bir söz, belki daha fazlası... Burası duygusallaşmadan söyleyeyim, bir eylem! Bu basamakta deneyim başlar ve biter. Deneyimsel öğrenme döngüsü bu deneyimin üzerinden yürümeye başlayan bir süreçtir sadece... Neden fark etmiyoruz peki biz böyle bir şeyin yürüdüğünü? -Ne bileyim lan ben! Anan değilim baban değilim... Bana mı soruyorsun? Hadi söyleyeyim.-

Deneyimleme basamağının ardından "Üzerine Düşünme" dediğimiz basamağa geçeriz. Döngünün ikinci basamağıdır. Yapılan şeyin ardından oturup düşünürüz. Oldu mu? Olduysa peki... Olmadı mı? Neden olmadı yahu bu? Bunu yapmanın başka bir yolu olmalı... Bu süreci biraz uzun, biraz tartışarak geçirmeli insan. Farklı farklı düşünceler dolanabilir gerçekleştirilen eylem hakkında... Mümkün olduğunca fazlasını yakalamak işin kendisi zaten... Dikkat!

Üzerine düşünen insan, hem daha rahat düşünebilmek hem de üzerine düşündüğü şey için her zaman geçerli olabilecek bir çözüm bulmak için yapar bu işi. Öyle değil mi? Eyleminin üzerine düşündükten sonra üzerine düşündüğü şeyi genellemeli... Yukarıdaki hikaye sobaya çıplak elle dokunmamayı öğütlüyor. Oysa genellersek, sıcak hiç bir şeye çıplak elle dokunmayın diyor. Bakın! İşte bu denli şaşırtıcı bir şeydir deneyimsel öğrenme... Genellemek benzer durumlar için aynı öğrenmeyi kullanabilme şansını bırakır önünüze. Alırsınız, almazsınız bilemem...

Bir nane yedikten sonra üzerine düşünmeye gerek yoktur. Ancak bir bok yediyseniz üzerine düşünmeniz gerekir. -Nane için düşünmeye gerek yoktur kısmı şakaydı. Düşünülebilir.- Üzerine düşünme işi bitince yavaş yavaş eylemi/olayı ya da neyse o şey, onu genellemeye başlıyoruz. Teorik olarak şekillendirdiğimiz yaklaşımı artık bir yetiye dönüştürmemiz lazım. Son basamak olarak geliyor... Yeni yeti geliştirme!

Deneyimimizle ilgili yeni bir yeti geliştirdikten sonra, deneyimimizi tekrar yaşamaya hazırız. (Dahil eden bir dil kullanıyorum okur! Birlikte deneyimliyoruz hani) Ama dikkat edin! Bir sonraki deneyim de istediğiniz gibi olmayabilir. Döngüyü tekrar çalıştırın. Tekrar üzerine düşünün, tekrar deneyimleyin ve tekrar yeni bir yeti geliştirin... Deneyimleyin, tekrar ve tekrar. (Aslında sadece döngüyü döndürseniz kafada, oldukça kestirmeden gidiliyor...)

Bu yazıyı taslak olarak kaydedip sonra devam etmeliyim... (14.12.2010 / 22:37)

Vazgeçtim lan! Başka bir yazı yazarım. Deneyimsel öğrenme döngüsü içinde nerelerde öğrenme gerçekleşir, döngü üzerinde bulunan bir takım roller nelerdir gibi şeyler yazarım... Belki yazmam, bilmiyorum!

Aslında bu yazıyı şu şarkıyı paylaşmak için yazdım. Klibi yok mu lan bunun?


*"Özenilmemiş bir yazı oldu lan bu... Zaten ne yazacağımı bilmiyordum. Neyse yahu yayınla gitsin." rahatsızlığı yaşayan yazar yazısı...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bence...