Günle ilgili planlar basit olur.
Sağlık sistemiyle süren mücadelemin "16. Round"u için yine hastane yollarına düştüm. (Sağlık sistemi ve işleyişi üzerine derin düşünceler-I) Lakin sağlık sistemi, böyle bir mücadelenin varlığından ve artık çok sıkılmış olduğumdan haberdar mı? Hiç emin değilim. Bu nedenle varoluşu çok mantıklı, işleyişi bir o kadar mantıktan uzak olan bir sistemimize daha (Sosyal devlet hayatımızın neresinde-IV) sokup, sokuşturarak mevzuyu usul usul bırakıyorum bir kenara. Henüz erken. Hala vakit varken...
Benim için hastane yolu metrobüs yolu demek oluyor. "Metrobüs ne oluyor?" dersen (Yerel yönetimler ve ihtiyaç temelli şehircilik anlayışı -II), diyecek pek bir şeyim yok. Sadece sürekli ayakta yolculuk ettiğimi söyleyebilirim. Bu yolculuk şekli dışında hatırımda pek bir şey yok.
Bugün yine bindiğim duraktan, aktarma yapacağım durağa kadar ayakta yapacağım yolculuk için kendime elverişli bir köşe kaptım. Ayakta kalmak, mecburi bir seyir, bir inceleme refleksi geliştiriyor insanda. Camdan dışarı bakarken, ağaçların çiçek, yolların Mini Cooper ( Mühendislikten çıkış yok-log10) açtığını gördüm.
Yolumun tümünü tek araçla tamamlamak isterdim... İsterdim ama mümkün değil. Zincirlikuyu durağında bir aktarma yapmam gerekiyordu. Malum bugüne kadar pek az gittiğim bir durağa, metrobüs hattının uzak ucuna gidiyordum. Bu yüzen inip, bineceğim diğer araca doğru ilerledim. Kendimi öylesine ayakta kalmaya adamışım ki, önümde bomboş duran dört koltuktan birine oturana kadar diğer üç tanesi dolmuştu bile. (Metrobüs oturma grubu ve alışkanlıklarımız 7!)
Böyle bir oturma hali beni kısa süreli bir şoka soktu sanırım. Bir anda içinde bulunduğum şeyi incelemeye başladım. Sağa sola baktım, pek ayakta kalan yolcu yoktu. Sanırım bu saatler daha rahat bir yolculuk için uygun saatlerdi. Neyse efenim ben bu kısa süreli incelemelerimden sonra aynı oturma grubu içerisindeki üç insana şöyle hızlıca bir bakındım. Sağ taraftan başlayarak sırayla sayıyorum. (Önüm, arkam, sağım, solum her tarafım donanmış yargılarla 43)
1.Cep telefonuyla oyun oynayan çocuk.
2.Kitap okuyan bir hatun.
3.Lan bu ne?
Bazı şeyleri tanımlayamadığımız anlar olur. Öyle bir anıma denk gelmiş. Bu yazının cinsiyetçi bir hal almaması için şöyle bir şey paylaşacağım. (+18 değil mi bura? Sansür 666) Önemli bir düşünce olduğunu düşünürüm ama "önemli olan iç güzellik" anlayışına nazire edercesine bir hal, hareket ve durumdu ortada olan. İç dediğimiz taraf denklemin bilinmeyeni tabii. Cinsiyetçi bir hal almasın bu yazı diyerek bir tez atıyorum ortaya. "İçgüdüsel görünüm yongası diye bir şey var ve bu her insanın kuyruk sokumuna yakın bir yerde toplanmış sinir hücrelerimiz tarafından kontrol edilir." (Akademik dünya nereye gidiyor? (1/3(2+1) işleminin sonucu nedir?)
Şartlar ne olursa olsun, 25 dakikanın altında kalmayan yolculuk sürem yine değişmedi. Fakat oturmak farklı bir duyguydu. Birden fazla olasılığı oluyor insanın. Bir süredir okumakta olduğum ve bahsettiğim mücadelemde bana katkısı olacağını düşündüğüm kitabı okuyabilirdim.(Bu konuda kaynak bulamıyorum-202) Fakat bazı kitaplar yolda daha fazla not tutmayı gerektiriyor. Bu yüzden bu yolculuklarda alıştığım şeyi yaptım. Müzik dinleyip, mallayarak etrafı izlemeye koyuldum.
Belki karşımda oturan insanla ilişkimde niyetimi ortaya koyar diyerek hemen şöyle bir şarkı dinlemeye başladım.(Otobüste öpüşmeyin lan pis yolcular-25T) Çantasından mp3 çalarını çıkartıp dinlemeye başlayınca, "Lan artık duymaz!" diyerek şarkıyı şununla değiştirdim. Sağa sola bakınırken çantamda bir şeyin titreştiğini hissettim. "Telefondur yahu!" diyerek telefonuma baktım ama algılarım beni yanıltmış. Telefonumda bir şey yoktu. Ama o anda telefonumu ortaya çıkartmam garip bir şekilde dikkatleri üzerime çekmişti. Telefonumun hala böyle bir etki yarattığından habersizdim. (Telefondan beni izliyorlarmış lan-0) Biraz bakışları izledim. "Acaba taş gibi telefonuma akılsız telefon muamelesi mi yapılıyor?" diye... Öyle değildi, saygıdan biraz eğilmiş olanlar görüyordum. Selamladım!
Sonra metrobüs yolculuğum sona erdi. Durakta inip, gidip mücadeleme kaldığım yerden devam ettim. Dönüş yolculuğum yine ayakta oldu.
*Yaşadıklarını yazanlar hakkında yazılanlara dair başka bir bakış açısı geliştirmesi dileğiyle yazılmış yazılardan...
Dikkat: Filtreler, filtreler...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bence...