Mesi'ye Derin Mesaj!

Vuvuzela dolu şu günlerde, gelen e-postalar arasından bir tanesi paylaşılmak istenmiş. Kırmadım, kıramadım... Dünya kupasının, grup maçları bitmek üzere! Taraflar, favoriler havalarda uçuşuyor. Bir derin mesaj gelmiş, buyurun...

-E-posta atanlar, e-postalarının bir yerinde "bu yazı paylaşılabilir..." gibi bir mesaj verirse, e-postaları buradan paylaşmaya devam edeyim diyorum. Yan taraflarda bir yerde bir zarf göreceksin! Oradan gönder gelsin...


from: .........@...com
to: ........@...com
date: Tue, Jun 22, 2010 at .... pm
subject: derin mesaj!


Sevgili ohey!

Nasıl bir heyecan içerisindeyim anlatamam. Vuvuzela sesleri hala kulaklarımda... Dünya kupasıyla beraber gündem iyice "futbol" oldu. Olsun tabii, kaç yılda bir kere görüyoruz bu olayı. Oynayanlar sahada, oynayamayan insanların kupası zaten bu! İzleyicilerin turnuvası...

Bakıyorum etrafıma, herkes bir yerinden bulaşmış "futbola". Hala oynayanı var, oynamayanı var... Buralarda "futbol" dediğimizde aklımıza ne gelirse gelsin, başımıza halı saha maçları gelmekte! Ekranlarda izlediğimiz futbolla oynadığımız futbol arasında, sahanın yapısından kaynaklanan bir fark var! Sadece o olsa iyi! Daha neler neler...

Farklı farklı nedenlerden dolayı yeşil çimenlerin üzerinde koşamayanlar, halı saha denen başka bir dünyayla tanışırlar. Bu dünya aslında o kadar başkadır ki! Halı saha insanı, nasıl olur da ekranda görünen "futbol"u böyle yorumlar anlamıyorum! Zaten dünya kupasıyla birlikte, herkes Mesi! Mesi! diye yazıp, çiziyor...

Oysa, halı saha maçlarında sevilen, "defansın sabit insanı" dediğimiz kişidir. Durduğu yeri bilen, rakibin hücum oyuncularıyla ikili mücadeleye giren, takımını rahatlatan, gol atmaktan öte gol yememeyi gaye edinmiş oyuncu... hiç bir takımın hayır diyemeyeceği oyuncudur işte!

Hala Mesi, Mesi diye dolanıyoruz! Ben gittim Mesi'ye...

"Abi, bak dedim! Oynadığın topa saygımız var...

İyi güzel oynuyorsun ama insanlara yanlış örnek olduğunu düşünmüyor musun hiç? Be Mesi! Gören özeniyor... Bir-iki top oynayalım diyoruz, gidiyoruz halı sahaya... zaten haftada bir, bilemedin iki maç! Ertesi gün yok, tüm eklemler ağrıyor, yürümeye mecal kalmıyor...

Hal böyle! Canımız çıkıyor tükeniyoruz... Neden peki? Şöyle güzel, keyifli bir saat oynayalım diye! Ama ne oluyor? Bir başlıyoruz maça, herkes Mesi. Herkes Mesi, Mesi dolanıyor... Herkes sen mi be arkadaş? Olmuyor işte.. Herkes Mesi olursa, nerede o sabit duran defans?

Yanlış örnek oluyorsun insanlara, halı sahalarda Mesi, Mesi diye koşan insanlar türedi... Durduramıyoruz bu akımı... futbol takım oyunu dedik, toplu hücum-toplu defans dedik, sistem dedik, 3-5-8 dedik... olmadı, olduramadık!

Biraz paslı oyna lan!"
dedim...

Sonra karşılığında, "haklısın abi, doğru diyorsun" diye cevap göndermiş. Bakalım ne olacak! Sana haber vereyim dedim... Kollektif futbolu senden öğrendik. Bu e-postamı dünya kupası gündemiyle alakalı olarak yaz bir yerlere...

Çok üzülüyorum, çok yoruluyorum...

Selamlarımı gönderiyorum, hadi görüşürüz!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bence...