Dursun dünya -neden lan dönüyor ne güzel! manyetik alanı var, sistemde yeri var, evrende senden çok ağırlığı var- Batsın bu güneş - zaten yörüngesi belli olan, kütlesi belli olan bir yıldız... Sen ne dersen de, etrafında dönen yaşadığın gezegen- gül, diken ilişkisi - böyle metafor mu olur lan! hem ayır, hem kız bir parçasına, dert çekiyorum üzerine konuşmalar sonra! ayıp...-
Arabeskin eleştirisi genelde böyle yapılmaz. Böyle olmamalı zaten. Pozitif bilimin arabeskle ne işi olur? Pozitif bilimin bir çok şeyle işi olmaz... ruhsuzdur biraz. - hayır değildir!-
Neden böyle, neden bu şekilde konuşuyorum-yazıyorum?
Yaşadığımız yerde bir çok şey, birbiriyle ilişkilendirilemez. Ama ne yapıp edip, alır oradan oraya, sonra başka bir tarafa gideriz konuşurken. Ne gerek var, bağlamından koparmaya, bambaşka yerlere taşımaya...
Düz gitmek varken, konuyu konuşulması gereken yerden tutmak varken, gündemi saçma-sucur (bu kelime grubunu yeni buldum - çok gereksiz anlamında...) yerlere götürmek neden? Yanlış münazara kültürünün etkisi, bu kadar hayat değiştirebilir mi? Bu kadar yok yere entellektüel yetiştirebilir mi? Evet bunların hepsini yapabilir...
Bazı durumları, bazı düşünceleri, bazı gereksiz geyikleri bir başlarına ele almak ve o şekilde görmek gerekir. Çölde yolunu kaybetmiş sosyopat kişinin, gördüğü seraplara yaklaşan o mağrur tavrını neden takınıyoruz? Daha bilgili, daha ilgili hepsinden öte daha düzgün olmak için derdi bir arkadaşım...
Dünyayı düzeltmeye, sayfanın arkasındaki insan resmini düzelterek başlayan çocuğun hikayesini hepimiz biliriz. -Bilmeyenler için kaybedilmiş bir şey olduğunu düşünmüyorum.- İşte o hikayenin yaratıcısı, güzel bir mesaj vermek istemiş. Fakat malzemesi, anlaşılabilir bir hale getirebilme derdi, o insanı orada bırakmış...
Diğer yandan dünyayı değiştirmek diye bir şey yoktur. Dünya zaten kendisini değiştiren bir şeydir... Senin gibi saçını başını tarar, ossurur, gerinir, eğilir, ısınır, soğur... bb. (böyle böyle - artık vb. yerine bunu kullanıyorum ona göre)
Bağlamından kopartmak istedim burada ama olmadı...
O hikayenin yazarı, aslında bu değişimde ne kadar etkili olabileceğimizi anlatmak isterken, bu değişimin nedeni gibi göstermiş insanı! Belki gerçekten bunu istemiştir ama... o zaman sorarım, dünyanın bugüne kadar yaptığı yolculukta, bu hale evrilmesinde porsukların hiç mi rolü yok? Öküz başlı antiloplar, bu kadar mı etkisizler yaşadıkları gezegende... Mavi-Yeşil algler bile bu kadar önemli misyonlar yüklemişken, ayıp etmiyor muyuz?
Gezegeni sev, ama sadece öyle olduğu için sev... Kalemin ya da televizyonun gibi sevme!
İşte pozitif bilim burada arabeske karışır... bir daha ayrılmamacasına!
*Çelişir ve gider!
Dedim ki, biraz üzgün gibisin...
Dedi ki, korkuyorum!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bence...