Fısıltı

"Ne diyorsun lan? Anlamıyorum..." demekten bir hal olmuştum. Kulaklarım pek iyi işitmiyordu o aralar. Herhangi bir duyma bozukluğum yoktu oysa. Ne diye duyamıyordum ben etrafımdakileri? Sonra yavaşça o köpeğe doğru yaklaştım. Fısıldıyordu kurnaz...

"Gel buraya, çok uzağımda durma. Ben insanlara fısıldayan bir köpeğim. Sana fısıltı dediğin şeyin aslında ne olduğunu anlatacağım. Fısıltıları nasıl duyabileceğini de söyleyeceğim. Bundan böyle hiç bir fısıltı giremeyecek kafana.

Sen zannediyorsun ki, fısıltı alçak sesle konuşmaya çalışmaktır. Hayır! O dediğin alçak sesle konuşmaktır. Fısıltı aslında duyulmaması gereken bir şeymiş gibi saklanan ama yavaş yavaş insanların beynine kazınmaya çalışılan, fısıltıyı yayması için söylenen insanları araçsallaştıran, "aman aramızda kalsın, çok özel" yalanıyla örtülmüş, sonrasındaysa "sen gereken kişilere söylersin artık" imasıyla biten, mantıksal olarak ele alındığında son derece anlamsız ve söyleyen kişinin aklınca iş yaptırmaya ya da acı çektirmeye yönelik sözler bütünüdür.

Aslı astarı olabilir ama olmak zorunda da değildir. Çünkü fısıltıdır ve gerektiğinde duyulmamak üzere tasarlanmış ve söylenmiştir. Tam bir yavşak icadı olup, genellikle yavşaklar, arada bir zeki insanlar tarafından kullanılır. Her türlüsü kötüdür, boktur. Sadece amacı açıkça dile getirilmiş fısıltı kabul edilebilirdir. Çünkü bir amaç için bir fısıltıya araç olmak, sadece bu durumda kişinin iradesine bırakılır. Dışındaki her durumda, fısıldayan kişi hariç herkes araçtır.

Bir fısıltı sana fısıldayan kişiden geliyorsa bir araç, fısıldayan kişinin aracından geliyorsa bir hedef olmuşsundur. Bunu görmenin kolay bir yolu yok maalesef... Fısıltı gittiği kişinin kafasına yerleşmek, yavaş yavaş büyümek ve sonunda öyleymiş gibi düşündürmek için yola çıkar. Bu fısıltıyı yola çıkaran kişi zaten böyle olsun istediği için fısıldamıştır.

Korkma, herkes fısıldayamaz. Çok az insan fısıldayacak kadar kaybetmiştir kendini. Çok az insan da bir fısıltının geldiğini görüp, gülmüştür sadece...

Unutma! Fısıldayan kişi aslında bunu söylemek istediği insana gidip söyleyebilir. Korktuğu için, söylenemez olduğu için ya da dünyayı yerinden oynatabileceği için değildir sessizliği... Fısıldamak istediği içindir sadece fısıltısı...

Duy fısıltıları, izin verme..." 

"Yuh arkadaş, konuşan köpek mi olur?" diyordum kendi kendime... Tam o esnada elinde şarabı, direğe yaslanmış bana doğru çaktırmadan fısıldayan bir adam gördüm. Köpeği seslendiriyordu hıyar! Hiç bozmadım, kafamla köpeği selamlayıp, "eyvallah, iyi olu bu dediklerin" dedim. "kihkihkih" diye güldü...

Yavaş yavaş yürüdüm gittim... 

O adama bir hikaye vermiştim. Bir tane de aldım işte...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bence...